ZENGİNLİK, SAĞLIK VE OKYANUSUN GÜCÜ

4 dk

Bu gezegene 'Dünya' demek ne kadar uygunsuz; oysa aslında adı 'Okyanus' olmalı."

Dünyanın %71’i okyanuslarla kaplı. Eğer bunu daha önce bilmiyorsanız, bir an durup düşünün: Bu oran, insanın bu gezegende aslında ne kadar az yer kapladığını ve okyanuslara karşı duyulması gereken hayranlığın büyüklüğünü anlamanın belki de en sade yoludur. İnsanlık, yaşamını her anlamda bu gezegenin denizlerine ve okyanuslarına borçludur. Bunlar, dünya oksijeninin yarısından fazlasını üretir; iklimi ve hava durumlarını dengelemeye yardımcı olur ve atmosferdeki karbondioksitin yaklaşık %30’unu emer.

Ama bu enginliğin altında, bizim okyanusla olan ilişkimiz yatar. Okyanus hayatımızda nasıl yer alıyor? Belki de yeterince düşünmediğimiz, üzerinde durmadığımız biçimlerde... Sessiz ama gerekli şekillerde, evimize, işimize ve bedenimize nasıl nüfuz ediyor? Devasa ve tamamen insana özgü ekonomik sistemimizin içinde nasıl bir rol oynuyor ve bizi her gün ve gelecekte de nasıl etkilemeye devam ediyor?

Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği

Her zaman gözümüzün önünde olan bir şeyi küçümsemek kolaydır. Denizlerde ve okyanuslarda binlerce yıldır avlandık. Bunların özellikle kıyı topluluklarını besleme konusundaki hayati rolü, kültürlerin şekillenmesinde her yönden etkili oldu. Ancak yerel balıkçılık işletmelerinin ötesinde, bu geniş endüstri dünya genelinde milyonlarca insanı ve ailelerini destekliyor ve her yıl istihdam oranları artıyor. Birleşmiş Milletler’e göre, 2020 yılında yaklaşık 60 milyon kişi balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği alanında çalışıyordu.

Akuakültür veya su ürünleri yetiştiriciliği? Bu terim gündelik hayatta pek kullanılmıyor olabilir ama “deniz tarımı” gibi düşünebiliriz. Temelde, balıkların, kabukluların ve deniz canlılarının kontrollü bir ortamda üretilmesi, büyütülmesi ve hasat edilmesi anlamına gelir ve bunların çoğu en sonunda soframıza ulaşır. Bu işlem farklı yollarla uygulanabiliyor, ancak açık denizlerde yapılan su ürünleri yetiştiriciliği, bu “tarım” modelinin deniz versiyonunu temsil eder. Örneğin, deniz kabuklularının suya gerilmiş halatlara veya iplere tutunarak yetiştirildiği görselleri muhtemelen görmüşsünüzdür. Su ürünleri yetiştiriciliği büyük bir endüstri; küresel piyasa değeri yalnızca 2020 yılında 281,5 milyar dolar olarak tahmin ediliyordu.

Turizm

Yine, kulağa bariz geliyor olabilir ama rakamlar düşünüldüğünde bunun altını çizmekte fayda var: dünya üzerindeki pek çok bölge, neredeyse tamamen tatilcilerden, macera arayan gezginlerden ve seyahat eden insanlardan elde edilen gelirle ayakta kalıyor. Elbette artık bu duruma pandemi sonrası bir bakış açısıyla da yaklaşıyoruz ve sokağa çıkma yasaklarının kıyı toplulukları ve ada ülkeleri üzerindeki yıkıcı etkilerini çok net biçimde görebiliyoruz. Örneğin Karayipler’de, 2020 yılında turizm ve seyahat kaynaklı GSYH %58 oranında düşmüştü. Bu da gösteriyor ki, okyanusun çekiciliği, içinde barındırdığı binlerce kilometrelik göz alıcı mercan resifleri de dahil olmak üzere, ziyaretçiler için yalnızca dinlenme ve rahatlama anlamına gelmiyor. Bu turizm hareketliliğini destekleyen işletmeler yerelde çok sayıda kişiyi istihdam ediyor ve önemli bir girişimcilik ortamı yaratıyor: yerel dalış okulları, restoranlar, taksi şirketleri ve hediyelik eşya dükkânlarını düşünün. Bunların tümü nihayetinde bir şeye dönüşüyor: dünya genelinde yaklaşık 330 milyon insanın geçim kaynağına.

İlaçlar

“Deniz ilaç bilimi” diye bir alan var. Ya da daha yerinde bir ifadeyle, bu oldukça önemli araştırma alanı aslında, deniz kaynaklarından tedavi amaçlı ilaç geliştirme sürecini konu alan bilimsel bir çalışma alanı. Henüz görece dar bir alan olsa da, 1969’dan bu yana yalnızca 17 adet deniz kökenli ilaç insan hastalıklarının tedavisinde onaylanmış olsa da, Marine Drug Pipeline verilerine göre bu sayının önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artması bekleniyor. Şu anda dünya genelinde en az 40 farklı deniz kaynaklı ilaç klinik deney aşamasında. Elbette bu alandaki araştırmacılar için okyanuslar çeşitli zorluklar barındırıyor, ancak okyanuslardaki zengin biyolojik çeşitliliğin ilaç geliştirme açısından olağanüstü bir potansiyel taşıdığı konusunda bilim dünyası hemfikir.

Okyanusun çekiciliği sadece dinlenmek ve rahatlamakla ilgili değil… Bu çekim, dünya çapında yaklaşık 330 milyon insanın geçim kaynağına dönüşüyor.”

Enerji Üretimi

Denizler ve enerji dendiğinde akla ilk gelen iki şeyin deniz üstü sondaj ve rüzgâr enerjisi santralleri olması şaşırtıcı değil. Bu konular hakkında o kadar çok yazılıp çiziliyor ki, bunları düşünmeden geçmek zor. Evet, bu iki enerji biçimi hem istihdam yaratıyor hem de ekonomiye katkıda bulunuyor, ancak olumsuz yanları da oldukça açık ve ciddi. Buna karşılık, dalga ve gelgit enerjisi özellikle Avrupa’da önemli bir ivme kazanmış durumda ve gelecekte küresel enerji üretimi için umut verici bir alternatif olabileceğine dair ilk sinyaller veriyor. Şimdiden bazı hükümetler bu alanda destek vermeye başlamış durumda. Bu da, bu enerji türünün bağımsız bir sektör hâline gelmesinin ilk adımı sayılıyor ve beraberinde enerji arzı, istihdam ve birçok alanda yeni fırsatlar gibi zincirleme faydalar getiriyor.

Ekonomik ya da bireysel faydalarının ötesinde, okyanus her şeyden önce değişen bir dünyada en kritik müttefikimiz. Ancak unutmamalıyız ki, o da kendi başına tehlike altında. Saygımız ve korumamız, okyanusun bu yaşamsal rolünü sürdürmeye devam edebilmesi için vazgeçilmez. Bu yüzden, daha sürdürülebilir bir geleceğe birlikte ve bilinçle yürümeliyiz.

Coral Spawning Lab’ın araştırmalarını ve mercan resiflerini onarmaya nasıl katkı sunduğumuzu Canon teknolojisiyle keşfedin.

İlgili Makaleler

  • BT taramalarına “fok” onayı

    Kurtarılan Vincent ve Elvis adlı foklar, BT taramasından geçirilerek veterinerlerin hızlı teşhis koyması, tedavi uygulaması ve onları güvenle yeniden denize döndürmesi sağlandı.

  • Bilimi farklı bir gözle görmek: Köpekbalığı projesi

    Miami’de tamamı kadınlardan oluşan bir deniz biyologları ekibi, genç kadınları STEM alanlarına yönlendirmek için onları köpekbalıklarıyla yüz yüze getiriyor.

  • Banliyöden mercan resifine

    Bir depo binasında gizlenen olağanüstü bir ekip, mercanları hem biyolojik olarak yeniden hayata döndürüyor hem de insanların kalbinde ve zihninde yaşatıyor.