Moda fotoğrafçılığına ilk adım

Moda fotoğrafçılığı, canlı ve yüksek enerji gerektiren bir sektördür ancak genellikle özel ve girmesi zor bir sektör olarak görülür. Bu yazıda, iki genç fotoğrafçı yolculuklarından, yaratıcı süreçlerinden ve değişen moda fotoğrafçılığı dünyasından bahsediyor.

Nina Zimolong Güney Afrika'nın Cape Town şehrinde yaşıyor ve çalışıyor. Fotoğrafçılığa duyduğu sevgi, doğadan ilham alarak Afrikalı kadınları yakalama tutkusundan arttı. İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan Ian Hippolyte, filmlere duyduğu ilgiden yola çıkarak yaratıcı kariyerine başladı. Kısa süre içinde onu en çok estetik ve sinematografiden etkilendiğini fark etti. Nina gibi o da temelinde hikaye anlatımına odaklandığına inandığı için moda fotoğrafçılığına yöneldi.

Ian, "Moda, genel olarak çok güçlü bir hikaye anlatma aracıdır," diyor. Nina bu sözlere katılıyor ve "Moda fotoğrafçılığında çok daha derin bir hikaye anlatabilirsiniz. Kombin, modelin hareketleri, poz, konum, aydınlatma gibi tüm faktörler mesajı etkiler," diye ekliyor.

Ian'ın fotoğraflarında hala videoların etkisi görülüyor. Işığı ve hareketleri kullanarak fotoğraflarına hayat veriyor. "Bu saçların veya giysilerin hareketi olabilir. Bazen de ışığı biraz bulanıklaştırarak hareket ve enerji hissini yakalıyorum."

"Hareketi yakalamış gibi görünen" fotoğraflar çekmeyi amaçlayan Ian, sizi daha büyük bir hikayeyi keşfetmeye davet ediyor.

Nina ve Ian'ın bir ortak noktası daha var: Her ikisi de yaşadıkları şehirden ilham alıyor.

Londra'daki çeşitlilik Ian'ın yaratıcı çalışmalarını besliyor. Eski tuğla binalardan camla kaplı zarif gökdelenlere kadar şehrin kültürel tarihi ve modernliği, çekimleri için sonsuz bir arka plan kaynağı. Bu çeşitliliği fotoğraflarına da yansıtıyor. Yakın zamanlarda yaptığı bir çekimde model üzerine tam oturan, lüks bir takım elbise giyiyor ve uzun, kırmızı bir bandana takıyordu.

Ian, "Kişiye özel dikim yapan Fransız moda evleri, siyahi kültürüyle özdeşleşmiş bir nesneyle bir araya geliyor," diyor. "Galiba Londra'nın en sevdiğim yanı da çeşitliliği."

Buna karşılık Nina, Cape Town'ın nefes kesici doğal güzelliğinden ilham alıyor. "Kum tepecikleri, sıradağlar ve Maldivler'dekilere benzeyen plajlar bir arada. Cape Town her yanıyla çok etkileyici," diyor.

Moda fotoğrafçılığı sektörüne adım atmak her zaman zor olmuştur. Ian'ın deneyimine göre, sektörde yeni yüzler görmeyi istemeyen birçok kişi var. Bununla birlikte, sosyal medya yeni fırsatlar sunuyor. TikTok ve Instagram gibi platformlar, yeni fotoğrafçıların çalışmalarını sergilemelerine, sahne arkası içerikleri paylaşmalarına ve dünya çapındaki kitlelerle bağlantı kurmalarına olanak tanıyor. Ian, "Birçok sanatçının dergilerde yayınlanmayan çalışmalarını görebiliyorsunuz," diyor.

Nina, özellikle TikTok'un sağlıklı rekabeti desteklediğini söylüyor. "Rekabet olmasa aynı sektör uzmanları aynı sıkıcı işleri yapmaya devam eder. İnsanlar kendilerini gelişmek zorunda hissetmez," diyor Nina. "Yeni yüzlerden yeni ve benzersiz çalışmalar görüyoruz. Hepsi çok yetenekli."

Ian ve Nina, sektörün farklı bakış açılarını ve yeni yaratıcı yaklaşımları benimsemeye devam etmesini umuyor. Ian, "Önümüzdeki beş ila on yılda sektörün biraz daha açılacağını umuyorum," diyor.

Ian, moda fotoğrafçılığına giriş yapmak isteyenlere kendileri olmalarını tavsiye ediyor. "Sizi bu farklı kılacak. Tarzınızı keşfedin. Buna bağlı kalın ve kendinizi geliştirin."

Bunun için karşılaştığınız zorlukları kendiniz çözmeniz ve başlarda sınırlı kaynaklarla yetinmeniz gerekebilir. Ian, ilk başladığında arkadaşlarıyla birlikte kendilerinin yaptığı stüdyolarda denemeler yapıyordu. "eBay'den aldığımız birkaç ucuz ışıkla oturma odasına kuruluyorduk," diyor. Nina da bu şekilde pratik zekalı olmayı öneriyor. Maison Schiaparelli gibi çılgın giysiler kullanan markalardan ilham alan sanatçı, Güney Afrika'da lüks terzilerin olmamasının ona bir engel teşkil etmediğine inanıyor. Kendinden emin bir şekilde, "Bir şeye erişimim olmaması istediğim fotoğrafı çekemeyeceğim anlamına gelmez. Neden kendim yapmayayım?" diyor.

Ian, başkalarıyla birlikte çalışmayı da öğrenmeniz gerektiğinden bahsediyor. Moda çekimlerinde stilistler, makyaj sanatçıları ve başka birçok kişi olur. O yüzden iş birliği yapabilmek çok önemli.

Ian, şöyle bir öneride bulunuyor: "Yapmak istediğiniz işe odaklanın. Siyah-beyaz portreler çekmek istediğinizden eminseniz öyle yapın. Stilinize bağlı kalın ve kendinizi çok iyi geliştirin. Potansiyel müşterileriniz yaptığınız işleri takdir edecek ve sizin tarzınıza ihtiyaç duyduklarında size gelecektir."

Nina da benzer bir tavsiye veriyor: "Beklemeyin, bir şeyler yapın. Bir fotoğrafa bakıp 'Bunu elimdeki imkanlarla nasıl çekebilirim?' diye kendinize sorun. İnsanların hiç sevmediği işlere bile bayılan bir kişi çıkacaktır."

Moda fotoğrafçılığı zorlu ancak tatmin edici bir alandır. Doğru araçlar, güçlü bir vizyon ve biraz şansla yer edinebilirsiniz. Ian, Nina ve çok daha fazlası, moda sektörünü çok çeşitli arka planlardan tüm fotoğrafçıların eserleri aracılığıyla hikayelerini anlatmaya teşvik edildiği, "demokratik" bir yere dönüştürmek istiyor.

Daha fazla bilgi:

• Emmanuel Oyeleke: Yaratıcı bir yolculuk
• Moda fotoğrafçılığı kit listesi

Mabinty Taylor-Kamara tarafından yazılmıştır